30 Aralık 2012 Pazar

En Sevilen Klasik Batı Müziği Eserleri

Beethoven
Klasik müziği merak eden, bu müzik türünü dinlemeye zevkli bir giriş yapmak isteyenler için hazırladığım bir derlemeyi aşağıda bulacaksınız. Burada yer verdiklerim, klasik batı müziğinden en bilinen / sevilen / popüler örnekler. Tevazuya hiç gerek yok; kıymet bilenler için değeri çok yüksek bir çalışma oldu.

Besteciler soyadlarına göre sıralandı. Bağlantılara tıklayarak Youtube videolarını izleyebilir/dinleyebilirsiniz.

Eserlerin İngilizce isimleri verildi, çünkü en çok böyle tanınıyorlar.

[A Short Introduction to Western Classical Music, in Turkish]

Klasik müzik eserleri hâlâ icra edilebiliyorsa, klasik müzik çalgıları hâlâ üretiliyorsa, insanlar çocuklarına hâlâ piyano, keman, bale vb. dersleri aldırıyorsa.... Büyük oranda aşağıda göreceğiniz eserlerin yüzü suyu hürmetine. Yararlı olması dileğiyle...


Albéniz, Isaac (Isaac Manuel Francisco Albéniz y Pascual, 1860
- 1909)
İspanyol piyanist, besteci.

Orijinali piyano için yazılmış "Asturias (Leyenda)" adlı eseri ünlüdür.

Orijinali yine piyano için yazılmış olan "Sevilla"sı da güzeldir.
Bağlantı: http://www.youtube.com/watch?v=xfRLMopjDKA
*****
Albinoni, Tomaso (1671 - 1751)
İtalyan Barok Dönem bestecisi.

Günümüzde en çok dinlenen eseri olan "Adagio" (Adagio in G minor for violin, strings and organ / Keman, yaylı çalgılar ve org için Sol minör Adagio) aslında onun kendi eseri değildir!? Şöyle ki; parça onun bazı el yazmalarından yola çıkan müzikolog Remo Giazotto (1910 - 1998) tarafından bestelenmiştir.
Bağlantı: http://www.youtube.com/watch?v=PEzuXJ0rOJM (Etkisini dörde katlayan bir kullanımı için Peter Weir'in "Gallipoli / Gelibolu" (1981) filmine bakınız.)
*****
Allegri, Gregorio (1582 - 1652)
İtalyan besteci ve din adamı.

Ünlü eseri "Miserere mei, Deus / Miserere"dir (51. Mezmur'un sözlerini içeren, insan sesiyle yapılan dini müziklere 'miserere' deniliyor). Sadece Sistine Şapeli içerisinde ve yılın belli tarihlerinde seslendirilmek üzere bestelenen (aksine davranışlar aforozla cezalandırılıyordu), notaları yayınlanmayan eseri Mozart, on dört yaşında Roma'yı ziyaretinde icra edildiği iki gün dinler. Aklına yazdığı notaları kağıda döker. Notalar onun sayesinde ilk kez 1771'de yayınlanır. Papa XIV. Clement Mozart'ı Roma'ya çağırır, dehasından dolayı kutlar, onun için dua eder. Yayın yasağı de facto kalkmış olur.
Bağlantı: http://www.youtube.com/watch?v=fcWo1hKHu40

10 Aralık 2012 Pazartesi

Mehmet Akif Ersoy'da Umut ve Umutsuzluk


UMUT VE UMUTSUZLUK, ESKİ NESİL VE YENİ NESİL
           
Gençliğinde Mehmet Akif
Aşağıdaki şiir parçası Mehmet Âkif Ersoy’un “Safahat” adlı eserinin altıncı kitabı olan “Asım”dan alınmıştır. “Asım” 1919’da yazılmış ilk kez 1924 yılında kitap biçiminde basılmıştır. Ünlü “Çanakkale Destanı” bu uzun şiirin bir parçasıdır.

            Aşağıdaki bölümde Mehmet Âkif’in, babası Tâhir Efendinin öğrencilerinden olan Köse İmam ile memleket üzerine yaptığı, eski ile şimdiyi karşılaştırdıkları sohbet vardır.
            Bu parça ülkeden, gençlerden ümidi kesmenin hemen her dönemde karşılaşılan bir ruh hali olduğunun güzel bir kanıtı olarak alınmıştır. Her zaman şanlı “geçmiş”ten ve kötü bir “şimdi”den, “çok başarılı bir nesil”den ve “kötü bir gençlikten” söz edenler olmuştur. Bu yaklaşım büyük çelişkisini içinde taşır: “Şimdi”yi hazırlayan “geçmiş” ise ve “şimdi” kötü ise, “geçmiş” de o kadar şanlı olmamalıdır. Geçmişin iyi yönleri ön plana çıkarılırken, bugünün kötü yönleri büyütülmektedir.
Bu hata insanîdir. İçine düşülmemesi çok zordur. Dikkat edilmesi gereken nokta “şanlı bir geçmiş, berbat bir şimdiki zaman” söylemini her ne olursa olsun geleceğimizi emanet edeceğimiz [doğa kanunu] gençliği mutsuz kılacak biçimde söz ve davranışlarımıza yansıtmadan belirlemek, bu açıdan kendi öz eleştirimizi yapmaktır.

[Köse İmam:]
Bırak oğlum, azıcık derdini döksün şu bunak...
Bana dünyada ne yer kaldı, emîn ol, ne de yâr;
Ararım göçmek için başka zemin, başka diyar,
Bunalan ruhuma ister bir uzun boylu sefer;
Yaşamaktan ne çıkar günlerim oldukça heder?
Bir güler çehre sezip güldüğü yoktur yüzümün;
Geceden farkını görmüş değilim gündüzümün.
Seneler var ki harâb olmadığım gün bilmem;
Gezerim abdala çıkmış gibi sersem sersem. 1